Sepetim 0 Toplam: 0,00 TL
9789757163251
230298
Kanadı Kırık
Kanadı Kırık
332.80
Bankayla, fırının köşesine yerleştirmişti çakmak arabasını. Ayakta dikiliyordu...
Otobüste ayakta giderken görmüştüm. Kır saçlı kırmızı yüzlü çakmakçı dikkatimi çekmişti. Ne demek "Sakar Çakmakçı?" Yani çakmağın gazını doldurup, taşını değiştirip yayını yerleştirirken tornavidanın ucundaki yay fırlayıp minibüs durağındaki kadının dekoltesinden içeri girip... olabilir mi? Vidaları, yayları elinden düşürüp komik duruma düştüğü için mi, sakar çakmakçı yazmıştı arabasının köşesine. Merak etmiştim doğrusu..."Kanadı Kırık", Yılmaz Uçar'ın öykülerinin bir bölümünü topladığı bir yapıt. Kitapta toplam 12 öykü var. Öykülerde anlatıcı-yazar-kahraman örtüşmesi var: Birkaç öyküyü saymazsak öykülerde kimi zaman birinci tekil kişi, kimileyin de üçüncü tekil kişi kullanılmış. Uzam hemen hemen bütün öykülerinde İstanbul'dur.

ENGELLİLERİN DÜNYASI
Yılmaz Uçar, Kanadı Kırık'ta engelli kişilerin yaşamına yer vermiş. Edebiyatımızda engelli kişiler genellikle görmezlikten gelinir. Uçar, gözlerini kapatmamış unuttuğumuz, onun deyişiyle 'Allah'a şükür duygularımızın kabardığı' kişilere karşı. Bu işi yaparken arabesk duygulardan da oldukça uzaklaşmış. Umutla bakmayı salık veriyor, yaşama küsmeyi çözüm olarak sunmadan, engellilere. Öteki öykülerinde olduğu gibi, engellileri anlattığı öyküler de umut yüklü. Çünkü o, 'umuttu insanı ayakta tutan' diyor, bir engellinin nasıl yaşam savaşı verdiğini anlattığı Engelli adlı öyküsünde.
Yılmaz Uçar'ın engellilerle ilgili öykülerine edebiyatımızda az rastlayacağımız kanısındayım.

KÜRESELLEŞME DAYATMASININ SONUÇLARI
Yılmaz Uçar, öykülerinde Amerika'nın ülkemize de dayattığı küreselleşme dayatmasını resmettiğini görüyoruz. Küreselleşme dayatması insanlarımıza işsizlik getirdi. Uçar'ın öykülerinde, ABD'nin dünya ülkelerine dayattığı küreselleşme sonucunda işinden olan işsiz insanları birçok öyküsünde görüyoruz.
Ülkemizde, yaşanan krizlerin özellikle emekçi kesimleri vurduğunu belirtiyor, Yılmaz Uçar. Ekonomik krizler zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmaktadır. Bir kahramanın ağzından; "Kriz bizde." dedi. "Krizi biz yaşıyoruz. Zengin yine zengin" sözlerini çıkartır. Bu da yazarın öykü bütünlüğü içinde görüşünü belirttiği kanısındayım.
Yalnız işinden atılan emekçiler değil, küçük esnaf da sıkıntılıdır. Çünkü toplumdaki ilişkiler ağı, bir yerinden bozulmaya görsün ötekilerini de etkiler. Toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan alım gücü düşen işçi, işsiz ne satın alabilir ki? Bir işsiz karnını doyurmaktan başka ne düşünebilir?
Yılmaz Uçar, öykülerinde küreselleşme karşıtlarından da söz eder. Onlara göre, insanca bir yaşam için küreselleşmeye karşı olunmalı, asıl önemlisi de emperyalizme karşı mücadele etmek gerekir. Kitaba adını veren "Kanadı Kırık" adlı öykü, küreselleşme karşıtlarını gösterilerinin polisçe nasıl güç kullanılarak dağıtıldığını anlatır. Yazar, bu öyküde kanadı kırık bir güvercinle göstericiler arasında bir benzerlik kurmuştur.
"Ellerindeki sopalarla yürüyüşe geçen gençler, Amerika, Avrupa Birliği, Küreselleşme, savaş, sömürgecilik, işsizlik üstüne slogan atıyorlardı. Galatasaray Lisesi'nin önünde basın bildirisi okumaya başladılar. Slogan, ıslık, alkışlar eşliğinde protesto gösterisi yapılıyordu. Yaya ve taşıt trafiği duraksamış, insanlar korku dolu gözlerle izliyorlardı…" (s.33)

EMEKLİLER
Emekliler, onun öykü kahramanları arasında önemli bir yer tutar. Ömürlerini çalışmakla geçirip, hiç vergi kaçırmadıkları halde insan gibi yaşayamamaktadırlar. Çünkü aylıkları oldukça düşüktür ve maaşlarının artışı gülünç denecek kadar azdır. Üç kuruş emekli maaşı için banka önlerinde soğuk, sıcak demeden bekleyenler. Beklemekle kalmayıp ölenleri öykülerinde abartısızca verdiğini görüyoruz, Yılmaz Uçar'ın.
"Halil Emmi'nin yüreği, sevince, ivmeye dayanamadı. Oturduğu koltukta başı göğsüne, siyah renkli emekli kimliği parmaklarının arasından soğuk betona düşüverdi." (Bankkart, s.30)

SAVAŞA HAYIR!
Uçar'ın öykülerindeki önemli iletilerinden birisi de "savaşa hayır, barış hemen şimdi!" gibi bir savsözle söyleyecek olursak savaş karşılığıdır. Savaş demek açlık, işsizlik, yoksulluk, fiyat artışı demektir; en önemlisi de yazarın aynı adlı öyküsünde dediği gibi "insanlığın sonu" demektir.
"Savaş istemiyoruz. Savaş insanlığın sonu demektir. Körfez savaşı sonrası Türkiye'nin sıkıntısını biliyoruz." dedi İrina. (Kanadı Kırık, s.31)


SONUÇ OLARAK
Yılmaz Uçar, "Kanadı Kırık" adlı yapıtında toplumun geniş kesiminin sesi olmuştur. Yoksulluğun yazgı olmadığını, söylemekle birlikte krizlerle yoksulluğun gittikçe artmasını küreselleşmeye bağlamıştır. Bu da günümüz için doğru bir saptamadır…
İkinci bölümü oluşturan çalışmasında ise, edebiyat dünyamızı okurlara yaklaştırmakla kalmayıp, yazarlarımızın yaşantı ve düşünüş biçimleriyle ilgili önemli ipuçları sunuyor bizlere…


MUSTAFA ASLAN
  • Açıklama
    • Bankayla, fırının köşesine yerleştirmişti çakmak arabasını. Ayakta dikiliyordu...
      Otobüste ayakta giderken görmüştüm. Kır saçlı kırmızı yüzlü çakmakçı dikkatimi çekmişti. Ne demek "Sakar Çakmakçı?" Yani çakmağın gazını doldurup, taşını değiştirip yayını yerleştirirken tornavidanın ucundaki yay fırlayıp minibüs durağındaki kadının dekoltesinden içeri girip... olabilir mi? Vidaları, yayları elinden düşürüp komik duruma düştüğü için mi, sakar çakmakçı yazmıştı arabasının köşesine. Merak etmiştim doğrusu..."Kanadı Kırık", Yılmaz Uçar'ın öykülerinin bir bölümünü topladığı bir yapıt. Kitapta toplam 12 öykü var. Öykülerde anlatıcı-yazar-kahraman örtüşmesi var: Birkaç öyküyü saymazsak öykülerde kimi zaman birinci tekil kişi, kimileyin de üçüncü tekil kişi kullanılmış. Uzam hemen hemen bütün öykülerinde İstanbul'dur.

      ENGELLİLERİN DÜNYASI
      Yılmaz Uçar, Kanadı Kırık'ta engelli kişilerin yaşamına yer vermiş. Edebiyatımızda engelli kişiler genellikle görmezlikten gelinir. Uçar, gözlerini kapatmamış unuttuğumuz, onun deyişiyle 'Allah'a şükür duygularımızın kabardığı' kişilere karşı. Bu işi yaparken arabesk duygulardan da oldukça uzaklaşmış. Umutla bakmayı salık veriyor, yaşama küsmeyi çözüm olarak sunmadan, engellilere. Öteki öykülerinde olduğu gibi, engellileri anlattığı öyküler de umut yüklü. Çünkü o, 'umuttu insanı ayakta tutan' diyor, bir engellinin nasıl yaşam savaşı verdiğini anlattığı Engelli adlı öyküsünde.
      Yılmaz Uçar'ın engellilerle ilgili öykülerine edebiyatımızda az rastlayacağımız kanısındayım.

      KÜRESELLEŞME DAYATMASININ SONUÇLARI
      Yılmaz Uçar, öykülerinde Amerika'nın ülkemize de dayattığı küreselleşme dayatmasını resmettiğini görüyoruz. Küreselleşme dayatması insanlarımıza işsizlik getirdi. Uçar'ın öykülerinde, ABD'nin dünya ülkelerine dayattığı küreselleşme sonucunda işinden olan işsiz insanları birçok öyküsünde görüyoruz.
      Ülkemizde, yaşanan krizlerin özellikle emekçi kesimleri vurduğunu belirtiyor, Yılmaz Uçar. Ekonomik krizler zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmaktadır. Bir kahramanın ağzından; "Kriz bizde." dedi. "Krizi biz yaşıyoruz. Zengin yine zengin" sözlerini çıkartır. Bu da yazarın öykü bütünlüğü içinde görüşünü belirttiği kanısındayım.
      Yalnız işinden atılan emekçiler değil, küçük esnaf da sıkıntılıdır. Çünkü toplumdaki ilişkiler ağı, bir yerinden bozulmaya görsün ötekilerini de etkiler. Toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan alım gücü düşen işçi, işsiz ne satın alabilir ki? Bir işsiz karnını doyurmaktan başka ne düşünebilir?
      Yılmaz Uçar, öykülerinde küreselleşme karşıtlarından da söz eder. Onlara göre, insanca bir yaşam için küreselleşmeye karşı olunmalı, asıl önemlisi de emperyalizme karşı mücadele etmek gerekir. Kitaba adını veren "Kanadı Kırık" adlı öykü, küreselleşme karşıtlarını gösterilerinin polisçe nasıl güç kullanılarak dağıtıldığını anlatır. Yazar, bu öyküde kanadı kırık bir güvercinle göstericiler arasında bir benzerlik kurmuştur.
      "Ellerindeki sopalarla yürüyüşe geçen gençler, Amerika, Avrupa Birliği, Küreselleşme, savaş, sömürgecilik, işsizlik üstüne slogan atıyorlardı. Galatasaray Lisesi'nin önünde basın bildirisi okumaya başladılar. Slogan, ıslık, alkışlar eşliğinde protesto gösterisi yapılıyordu. Yaya ve taşıt trafiği duraksamış, insanlar korku dolu gözlerle izliyorlardı…" (s.33)

      EMEKLİLER
      Emekliler, onun öykü kahramanları arasında önemli bir yer tutar. Ömürlerini çalışmakla geçirip, hiç vergi kaçırmadıkları halde insan gibi yaşayamamaktadırlar. Çünkü aylıkları oldukça düşüktür ve maaşlarının artışı gülünç denecek kadar azdır. Üç kuruş emekli maaşı için banka önlerinde soğuk, sıcak demeden bekleyenler. Beklemekle kalmayıp ölenleri öykülerinde abartısızca verdiğini görüyoruz, Yılmaz Uçar'ın.
      "Halil Emmi'nin yüreği, sevince, ivmeye dayanamadı. Oturduğu koltukta başı göğsüne, siyah renkli emekli kimliği parmaklarının arasından soğuk betona düşüverdi." (Bankkart, s.30)

      SAVAŞA HAYIR!
      Uçar'ın öykülerindeki önemli iletilerinden birisi de "savaşa hayır, barış hemen şimdi!" gibi bir savsözle söyleyecek olursak savaş karşılığıdır. Savaş demek açlık, işsizlik, yoksulluk, fiyat artışı demektir; en önemlisi de yazarın aynı adlı öyküsünde dediği gibi "insanlığın sonu" demektir.
      "Savaş istemiyoruz. Savaş insanlığın sonu demektir. Körfez savaşı sonrası Türkiye'nin sıkıntısını biliyoruz." dedi İrina. (Kanadı Kırık, s.31)


      SONUÇ OLARAK
      Yılmaz Uçar, "Kanadı Kırık" adlı yapıtında toplumun geniş kesiminin sesi olmuştur. Yoksulluğun yazgı olmadığını, söylemekle birlikte krizlerle yoksulluğun gittikçe artmasını küreselleşmeye bağlamıştır. Bu da günümüz için doğru bir saptamadır…
      İkinci bölümü oluşturan çalışmasında ise, edebiyat dünyamızı okurlara yaklaştırmakla kalmayıp, yazarlarımızın yaşantı ve düşünüş biçimleriyle ilgili önemli ipuçları sunuyor bizlere…


      MUSTAFA ASLAN
      Stok Kodu
      :
      9789757163251
      Boyut
      :
      14x20
      Sayfa Sayısı
      :
      118
      Basım Yeri
      :
      İstanbul
      Baskı
      :
      1
      Basım Tarihi
      :
      2004
      Kapak Türü
      :
      Karton kapak
      Kağıt Türü
      :
      Enzobelle
      Dili
      :
      Türkçe
      Resim Sayısı
      :
      5
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
  • Yeni Gelenler
Kapat