Derin Devletin Peşinde

Devlet-mafya-siyaset üçgenindeki kirli ilişkileri saklamayacak şekilde ortaya döken Susurluk kazasının üzerinden altı yıl geçti. Aradaki sürede köprünün altından çok su aktı. "Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık" eylemlerinin örgütlendiği, "Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" günleri geride kaldı. Şimdi "Vatan sizinle gurur duyuyor" günlerine geldik.

Önceleri ortaya dökülen bilgiler küçük bir çetenin işleri gibi görülmüştü. İşin ucunun beklenmedik yerlere uzandığı ortaya çıkınca bir dezenformasyon fırtınası başladı. Aktüel dergisi susurluk skandalı patlamadan çok önce yayımladığı Hüseyin Baybaş'ın röportajıyla devlet-mafya-siyaset üçgenindeki kirli ilişkilere dikkat çekmişti.

1995-2000 yılları arasında dergide çalışan bir grup gazeteci, derin devlette örgütlenen çetelerin hukuk dışı eylemlerini gün ışığına çıkarma yolunda mesai harcadı. Küçük ipuçlarını ısrarla takip ederek önemli olayları gün ışığına çıkardı. Örneğin Abdullah Çatlı'nın Amerikan istihbaratıyla ilişkisinii, Yeşil'in ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın Budapeşte'de yumruklanmasıyla bağlantısını, Çankaya Köşkü'ne uzanan ilişkilerini, bilinen tek vesikalık fotoğrafını, Yüksekova'da örtülmek istenen üniformalı çete soruşturmasının ayrıntılarını ortaya çıkaranlar derginin haberci ekibiydi. Akın Birdal suikastını örgütleyenleri bu olaydan çok önce ifşa eden, itirafçı Murat Demir'in ağzından Güneydoğu'daki haraç, infaz, uyuşturucu operasyonlarını...

"Derin Devletin Peşinde" bir anlamda 'derinlerin gizli tarihi'olarak çıkıyor okuyucunun karşısına. Ve Türkiye'deki son gelişmelerle bir kez daha ortaya koyuyor ki, hala 'hiçbir şey göründüğü gibi değil'...
(Arka Kapak)