Sepetim 0 Toplam: 0,00 TL
Toplumsal Tarih Dergisi Sayı: 158 (Şubat 2007) Kolektif

Toplumsal Tarih Dergisi Sayı : 158 ( Şubat 2007 )

Liste Fiyatı : 120,00 TL
S00005-158-2007
13213374
Toplumsal Tarih Dergisi Sayı : 158 ( Şubat 2007 )
Toplumsal Tarih Dergisi Sayı : 158 ( Şubat 2007 )
120.00
İçindekiler:

  • Osmanlı Basınında Yüzyıl Önce Bu Ay / Hazırlayan: Emel Seyhan
  • 5 Ağustos 1911 İstanbul Yangınları / Edhem Eldem
  • Osmanlı Hayranı Bir Oryantalist Bir Zamanlar Pierre Loti / Taner Timur
  • Bedirhan Ayaklanması'ndan 1920'ye Kürt Milliyetçiliği / Naci Kutluay
  • Sır James W. Redhouse Üzerine Bir Sözlükten Büyülenmek / Nazan Maksudyan
  • En Zarif Şaki Madridli Luis Candelas / Mukadder Yaycıoğlu
  • 1571 İnbahtı Deniz Savaşı'nın Etkileri Savaş Sonrasında Venedik'in İmajı / Özlem Kumrular
  • Lusignanlardan Osmanlılara Ortaçağda Attaleia Kıbrıs İlişkileri / Tarkan Kahya
  • 16-19. YY İstanbul Levanten Tercümanlar / Rinaldo Marmara
  • Kapadokya'nın Kalbi Ürgüp'e Yolculuk / Zeki Arıkan
  • 45 Yıl Önce Bazı Üniversite Hocalarından Bir Bildiri Yayımlama Girişimi / Mete Tunçay
  • II. Dünya Savaşı Yıllarında Türkiye'de Amerikan Propagandası / Rıfat N. Bali
  • Çanakkale Söylenceli Tarihten Ders Almak mı. Tarihi Ters Okumak mı? / Ali Osman Öztürk
  • Bir Vapur. Bir Kaptan Fenerbahçe Vapuru ve Yaşar Kaptan / Murat Koraltürk
  • Bir İddia ve Bir Kitap Hangi Afganî Hangi Evlilik? / Suat Mertoğlu
  • Web'te Sözlü Tarih / Gürel Tüzen
  • Anakronik / Aydan Çelik

    158. sayımızla merhaba...

    Hrant Dink'in vurulduğu haberi geldikten sonra Agos gazetesi önüne gittik. beklemeye başladık. 1000-1500 kişilik grup kaldırımlara ve ortadaki refüje dağılmış. trafik akıyor. Bozkurt işareti yapan "gençleri" taşıyan bir araba kornasını öttürerek geçiyor. Ermeni cemaatinden insanlar. Agos gazetesi çalışanları kalabalığa mum dağıtıyor. Yakıyoruz mumları. rüzgâr esiyor. bir daha yakıyoruz. yine sönüyor. yine yakıyoruz...
    Kameraları ve ışıklarıyla televizyoncular gözü yaşlı insanları konuşturup haber yapmaya uğraşıyorlar. Bir kadın. televizyonculardan birkaçının gülüştüğünü fark ediyor. sinirlenip bağırmaya başlıyor. Yakınları kadını susturup uzaklaştırıyorlar. Hangi kanal olduğunu anlamaya çalışıyorum fakat üzerlerinde bunu gösterecek bir belirti yok.
    İnceden bir yağmur başlıyor. bekliyoruz.
    Durum o kadar ümitsiz ki! Ufacık kalmış bir cemaatin başına daha ne gelebilir acaba? Sürülmüş. kıyılmış bir topluluktan kala kala 60 bin insan kalmış. Bu ufacık topluluk yürekli bir aydın çıkarıyor ve o. geçmişin bütün acılarına rağmen geniş gülümsemesiyle diyor ki. gelin bu yolu beraber yürüyelim. gelin birbirimizi anlayabilmek için şu tarihe bir daha beraber bakalım. Sen misin bunu diyen? Mahkemeler. tehditler. hakaretler. yüzlerce kişinin yüzüne tükürmesi" Hâlâ yılmadın mı? O zaman "ruh halinin güvercin tedirginliğine" falan bakılmaz. kurşunu kafana yersin. Ve geriye yağmur altında. elinde rüzgârın söndürdüğü mumlarla bekleyen küçücük bir cemaat kalır. Bundan daha hüzünlü. daha acılı bir durum var mıdır? Varmış meğer. Bunu sonradan Hrant'ın eşinin "kucağımdan ayrıldın" diyen konuşmasını dinlerken anladık...
    O konuşmayı. bütün o haksız mahkeme sürecini büyük oranda televizyonlardan ve gazetelerden izleyen acılı yüzbine yakın insan. sokakta dinledi. Kardeşliğe sahip çıkarak "Hepimiz Hrant'ız. Hepimiz Ermeni'yiz!" diye kendini ifade eden bu insanlar. Türkiye'de zulmün ve haksızlığın bir sınırı olduğunu göstermek istedi. Ağırlığı her geçen gün üzerimize bir külçe gibi çöken ırkçı-milliyetçi atmosferi biraz olsun dağıtabildiyse de bu durum çok uzun süreceğe benzemiyor. Daha şimdiden bu sloganın ifade ettği kardeşlik vurgusunu görmezden gelen bir kavrayışla karşı karşıyayız.

    Yine de Dünya'da ve komşularımızda savaş ve kaos ortamı yoğunlaşırken Türkiye'de milliyetçi histerinin karşısına dikilebilecek tek güç. ırkçı akıldışılığa dur diyen bu insanlarımızdır.

    Ne yazık! Hrant Dink için geç kalındı ama Türkiye medeni bir toplum olmayı amaçlıyorsa. bu ancak yukarıda anlatmaya çalıştığım kardeşlik duyarlılığının daha fazla insan tarafından benimsenmesiyle gerçekleşebilecek bir şey.
    Daha iyi günlere.
    - Ahmet Akşit
    • Açıklama
      • İçindekiler:

      • Osmanlı Basınında Yüzyıl Önce Bu Ay / Hazırlayan: Emel Seyhan
      • 5 Ağustos 1911 İstanbul Yangınları / Edhem Eldem
      • Osmanlı Hayranı Bir Oryantalist Bir Zamanlar Pierre Loti / Taner Timur
      • Bedirhan Ayaklanması'ndan 1920'ye Kürt Milliyetçiliği / Naci Kutluay
      • Sır James W. Redhouse Üzerine Bir Sözlükten Büyülenmek / Nazan Maksudyan
      • En Zarif Şaki Madridli Luis Candelas / Mukadder Yaycıoğlu
      • 1571 İnbahtı Deniz Savaşı'nın Etkileri Savaş Sonrasında Venedik'in İmajı / Özlem Kumrular
      • Lusignanlardan Osmanlılara Ortaçağda Attaleia Kıbrıs İlişkileri / Tarkan Kahya
      • 16-19. YY İstanbul Levanten Tercümanlar / Rinaldo Marmara
      • Kapadokya'nın Kalbi Ürgüp'e Yolculuk / Zeki Arıkan
      • 45 Yıl Önce Bazı Üniversite Hocalarından Bir Bildiri Yayımlama Girişimi / Mete Tunçay
      • II. Dünya Savaşı Yıllarında Türkiye'de Amerikan Propagandası / Rıfat N. Bali
      • Çanakkale Söylenceli Tarihten Ders Almak mı. Tarihi Ters Okumak mı? / Ali Osman Öztürk
      • Bir Vapur. Bir Kaptan Fenerbahçe Vapuru ve Yaşar Kaptan / Murat Koraltürk
      • Bir İddia ve Bir Kitap Hangi Afganî Hangi Evlilik? / Suat Mertoğlu
      • Web'te Sözlü Tarih / Gürel Tüzen
      • Anakronik / Aydan Çelik

        158. sayımızla merhaba...

        Hrant Dink'in vurulduğu haberi geldikten sonra Agos gazetesi önüne gittik. beklemeye başladık. 1000-1500 kişilik grup kaldırımlara ve ortadaki refüje dağılmış. trafik akıyor. Bozkurt işareti yapan "gençleri" taşıyan bir araba kornasını öttürerek geçiyor. Ermeni cemaatinden insanlar. Agos gazetesi çalışanları kalabalığa mum dağıtıyor. Yakıyoruz mumları. rüzgâr esiyor. bir daha yakıyoruz. yine sönüyor. yine yakıyoruz...
        Kameraları ve ışıklarıyla televizyoncular gözü yaşlı insanları konuşturup haber yapmaya uğraşıyorlar. Bir kadın. televizyonculardan birkaçının gülüştüğünü fark ediyor. sinirlenip bağırmaya başlıyor. Yakınları kadını susturup uzaklaştırıyorlar. Hangi kanal olduğunu anlamaya çalışıyorum fakat üzerlerinde bunu gösterecek bir belirti yok.
        İnceden bir yağmur başlıyor. bekliyoruz.
        Durum o kadar ümitsiz ki! Ufacık kalmış bir cemaatin başına daha ne gelebilir acaba? Sürülmüş. kıyılmış bir topluluktan kala kala 60 bin insan kalmış. Bu ufacık topluluk yürekli bir aydın çıkarıyor ve o. geçmişin bütün acılarına rağmen geniş gülümsemesiyle diyor ki. gelin bu yolu beraber yürüyelim. gelin birbirimizi anlayabilmek için şu tarihe bir daha beraber bakalım. Sen misin bunu diyen? Mahkemeler. tehditler. hakaretler. yüzlerce kişinin yüzüne tükürmesi" Hâlâ yılmadın mı? O zaman "ruh halinin güvercin tedirginliğine" falan bakılmaz. kurşunu kafana yersin. Ve geriye yağmur altında. elinde rüzgârın söndürdüğü mumlarla bekleyen küçücük bir cemaat kalır. Bundan daha hüzünlü. daha acılı bir durum var mıdır? Varmış meğer. Bunu sonradan Hrant'ın eşinin "kucağımdan ayrıldın" diyen konuşmasını dinlerken anladık...
        O konuşmayı. bütün o haksız mahkeme sürecini büyük oranda televizyonlardan ve gazetelerden izleyen acılı yüzbine yakın insan. sokakta dinledi. Kardeşliğe sahip çıkarak "Hepimiz Hrant'ız. Hepimiz Ermeni'yiz!" diye kendini ifade eden bu insanlar. Türkiye'de zulmün ve haksızlığın bir sınırı olduğunu göstermek istedi. Ağırlığı her geçen gün üzerimize bir külçe gibi çöken ırkçı-milliyetçi atmosferi biraz olsun dağıtabildiyse de bu durum çok uzun süreceğe benzemiyor. Daha şimdiden bu sloganın ifade ettği kardeşlik vurgusunu görmezden gelen bir kavrayışla karşı karşıyayız.

        Yine de Dünya'da ve komşularımızda savaş ve kaos ortamı yoğunlaşırken Türkiye'de milliyetçi histerinin karşısına dikilebilecek tek güç. ırkçı akıldışılığa dur diyen bu insanlarımızdır.

        Ne yazık! Hrant Dink için geç kalındı ama Türkiye medeni bir toplum olmayı amaçlıyorsa. bu ancak yukarıda anlatmaya çalıştığım kardeşlik duyarlılığının daha fazla insan tarafından benimsenmesiyle gerçekleşebilecek bir şey.
        Daha iyi günlere.
        - Ahmet Akşit
    Stok Kodu
    :
    S00005-158-2007
    Boyut
    :
    22x30
    Sayfa Sayısı
    :
    96
    Basım Yeri
    :
    İstanbul
    Baskı
    :
    1
    Basım Tarihi
    :
    2007
    Kapak Türü
    :
    Karton kapak
    Kağıt Türü
    :
    Kuşe kağıt
    Dili
    :
    Türkçe
    Resim Sayısı
    :
    1
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
  • Yeni Gelenler
  • Kapat