Toplumsal Tarih Dergisi Sayı : 155 ( Kasım 2006 )
Liste Fiyatı :
120,00 TL
S00005-155-2006
13213309
https://www.eren.com.tr/kitap/toplumsal-tarih-dergisi-sayi-155-kasim-2006-p13213309.html
Toplumsal Tarih Dergisi Sayı : 155 ( Kasım 2006 )
120.00
İçindekiler:
Osmanlı Basınında Yüzyıl Önce Bu Ay / Hazırlayan: Emel Seyhan
Güncel
26 Kasım 1910 Şark Görüntüleri / Edhem Eldem
İskilipli Tahir Efendizade Ebubekir Nâbi'nin Rüyası (1909) / Yavuz Selim Karakışla
Rus ve Sovyet Tarih Yazımında Kırım Savaşı / Canan Badem
Anatanrıça Kültünün Rahibeleri Tapınak "Fahişeleri" / Fatmagül Berktay
Göktürkler ve Şehircilik "Temür Kazug"a Kurulan "Balığ"lar / Ayşe Hür
Avusturya Karikatür Dergilerinde Bosna İşgali Bir "Medenileştirme" Girişimi / Necmettin Alkan
Bir Kitabın Düşündürdükleri Avrupa Karikatürlerinde
II. Abdülhamid Ve Osmanlı İmajı / İbrahim Şirin
II. Abdülhamid ve Osmanlı İmajı / İbrahim Şirin
1897 Türk-Yunan Savaşı Alasonya ve Yanya Cephelerinde Yaralı Tedavisi / Nuran Yıldırım
MÖ 3500-1200 Anadolu Ekonomilerin Merkezileşmesi / Alev Erarslan
Safeviler Döneminde Kahve ve Kahvehanelerin İran'daki Tarihi / Nasrullah Felsefî
Cemaleddin Afgani Hangi İslam Birliği? / Halil Ege Özen
19. YY Avrupa'sında Milliyetçilik Paradoksu / Seda Dugan
Çerkes Mitolojisinin Temel Unsurları Tanrılar ve Çerkesler / Ayşe Övür
Web'de Tarih / Gürel Tüzün
Kitabiyat Uluburun Gemisi / Derleyen: Oğuz Tekin
Anakronik / Aydan Çelik
155. sayımızla merhaba...
Bu ayki kapak yazımızda Candan Badem daha önce işlenmemiş bir konuyu ele alıyor: Rus ve Sovyet tarihçilerin Kırım Savaşı'na yaklaşımlarındaki değişim. Böyle bir konuyu işlemek. dönemi ve Rusça bilmekten başka Kırım Savaşı yıllarından bu yana söz konusu tarihçilerin koşullarını anlamayı ama aynı zamanda bütün bu dönemlere mesafe almayı gerektiriyor. Bunlar her tarihçinin kolaylıkla yapabildiği şeyler değil. Yayın kurulu üyemiz Fatmagül Berktay'ın "Tapınak Fahişeleri" başlıklı din tarihiyle ilgili yazısı kadınların başını örtmesinin tarihini konu ediyor. F. Berktay'ın yazısı derin bir birikimle günümüzde sonu gelmez çekişmelere konu olan başötüsünün Mezopotamya'daki kullanımını cinsiyet ve sınıf temelinde inceliyor. dönemi ve başörtüsünü anlaşılır kılıyor. Keşke F. Berktay daha sık yazsa.
Bu sayıda karikatür tarihiyle ilgili iki yazı var: Necmettin Alkan'ın. Avusturya'nın Bosna'yı işgal ettiği yıllarda yayımlanan. işgali destekleyen karikatürleri konu edindiği yazısı ve İbrahim Şirin'in N. Alkan'ın son kitabını eleştiren yazısı. İki yazıda da ilgili karikatür örnekleri okuyucu ile paylaşıldı. Karikatür. doğası gereği yazıdan farklı olarak vermek istediği mesajı dolandırmadan. daha net ve özet olarak ve tabii çarpıcı bir biçimde ortaya koyabiliyor; öyle ki. insan işgal yanlısı Avusturya karikatürlerine baktığı zaman. işgal altındaki insanların bu kadar açıkça hakir görülmesine 130 yıl bile sonra sinirlenebiliyor. Böyle de olsa. tarihçinin çalıştığı dönemden mesafe alması şarttır. aksi halde bu yayımların Avusturya'da tüketildiği ve esas amacının işgali Avusturya halkının gözünde meşru kılmak olduğu ve o dönem Avusturya'sını anlamak için bir malzeme oluşturduğu unutulabilir.
1994'te Tansu Çiller başbakanken. Özgür Gündem gazetesi "gayri-resmi" bir bombayla neredeyse yerle bir edilmiş. bir gazete çalışanı ölmüştü. Bu olayı takip eden günlerde. içinde Orhan Pamuk'un da bulunduğu bir grup İstiklal Caddesi'nde Özgür Gündem satmışlardı dayanışma göstermek amacıyla. Şimdi Tarih Vakfı kurucu üyesi Orhan Pamuk Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldı ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer derece alan sporcuları kabul edip ödüllendirdiği halde. Pamuk'u tebrik bile etmedi. Türkiye'de bir gerçek artık herkes tarafından açıkça bilindiği halde görmezden geliniyor: Bu ülkede kardeşçe. eşit yurttaşlar olarak yaşamak istiyorsak. bu. gazete bombalayarak değil. Pamuk'un yaptığı gibi Kürt halkının gönlünü alarak olabilir ancak. Bu gerçek dışardan herhalde daha kolay görülüyor.
Aralıkta görüşmek umuduyla.
Ahmet Akşit
Rus ve Sovyet tarih yazımında Kırım Savaşı
Candan Badem. Rus tarihi yazımında değişen Kırım Savaşı algısını anlatıyor:
Dünya tarihçiliğinin en çok yazdığı savaşlardan biri olan Kırım Savaşı. Rus tarih yazımında da büyük yer tutmuştur. Çarlık dönemi tarihçileri savaşı açıklarken toplumsal ve ekonomik etkenleri göz ardı etmişler. kişileri ve olaylardaki yanlışlarını ön plana çıkararak savaşın suçunu "karşı taraf"a atmaya çalışmışlardır. Bolşevizmin etkisiyle değişen tarih algısı ile Kırım Savaşı'na yaklaşım da farklılaşmış. Rusya. yenilginin sosyo-ekonomik kökenlerine odaklanmıştır. Ancak 1970'lere gelindiğinde Sovyet tarihçileri savaşın karşı tarafına. yani "Osmanlı cephesi"ne de eğilmeye başlamışlardır.
Anatanrıça kültünün rahibeleri tapınak "fahişeleri"
Fatma Gül Berktay'dan anaerkil toplumdan. ataerkile evrilişin öyküsü:
Kadının başını örtmesi. bugün salt İslama özgü bir gelenek. hatta İslamın farzı gibi sunuluyor. Oysa kaynağı. Muazzez İ. Çığ'ın da belirttiği gibi. İslamın doğuşundan çok önceye. anatanrıça tapımına dayanıyor ama bu tapımın giderek gerilemesine yol açan toplumsal ve ekonomik değişim süreci içinde biçimsel olarak varlığını korumak. hatta daha yaygınlaşmakla birlikte önemli bir içerik değişikliğine uğruyor. Bu değişim sürecinin özünü. eski Mezopotamya'da mülkiyetin. sınıflaşmanın ve militarizmin gelişmesi ve onlarla birlikte ataerkil ailenin güçlenerek kadınların statüsünün düşmesi oluşturur. Aynı süreci. kadının örtünmesini düzenleyen geleneklerin ve yasaların içeriğinde meydana gelen değişikliklerde de izleyebiliyoruz.
"Temür Kazug"a kurulan "Balığ"lar
Ayşe Hür Göktürkler'de şehirleşmeyi kaleme aldı:
Göktürkler ve Uygurlar şehre "balık" diyorlardı. İleriki dönemlerde "balığ" ya da "balıg" şekline dönüşen bu sözcüğün "hakanın sarayının bulunduğu yer ve tahkim edilmiş yerleşim merkezi". "kale" anlamına geldiği ve Ordu Balıg. Beş Balıg. Yengi Balıg. İli Balığ. Han Balık. Hatun Balık. Nomlug Törülüg Balık gibi bir ön adla birlikte kullanıldığı görülür. Balık'lar Şaman ve Budist inanışında "temür kazug" (demir kazık) olarak adlandırılan bir tepe üzerinde konumlanmış hakan ya da bey sarayının bulunduğu Orduğ'un (en bilineni Ordu Balık/Karabalsagun) etrafında yer alırdı. Balık'ları ise ticaret ya da zanaat faaliyetinin yapıldığı kıy denilen açık alanlar çevrelerdi.
II. Abdülhamid Ve Osmanlı İmajı / İbrahim Şirin
155. sayımızla merhaba...
Bu ayki kapak yazımızda Candan Badem daha önce işlenmemiş bir konuyu ele alıyor: Rus ve Sovyet tarihçilerin Kırım Savaşı'na yaklaşımlarındaki değişim. Böyle bir konuyu işlemek. dönemi ve Rusça bilmekten başka Kırım Savaşı yıllarından bu yana söz konusu tarihçilerin koşullarını anlamayı ama aynı zamanda bütün bu dönemlere mesafe almayı gerektiriyor. Bunlar her tarihçinin kolaylıkla yapabildiği şeyler değil. Yayın kurulu üyemiz Fatmagül Berktay'ın "Tapınak Fahişeleri" başlıklı din tarihiyle ilgili yazısı kadınların başını örtmesinin tarihini konu ediyor. F. Berktay'ın yazısı derin bir birikimle günümüzde sonu gelmez çekişmelere konu olan başötüsünün Mezopotamya'daki kullanımını cinsiyet ve sınıf temelinde inceliyor. dönemi ve başörtüsünü anlaşılır kılıyor. Keşke F. Berktay daha sık yazsa.
Bu sayıda karikatür tarihiyle ilgili iki yazı var: Necmettin Alkan'ın. Avusturya'nın Bosna'yı işgal ettiği yıllarda yayımlanan. işgali destekleyen karikatürleri konu edindiği yazısı ve İbrahim Şirin'in N. Alkan'ın son kitabını eleştiren yazısı. İki yazıda da ilgili karikatür örnekleri okuyucu ile paylaşıldı. Karikatür. doğası gereği yazıdan farklı olarak vermek istediği mesajı dolandırmadan. daha net ve özet olarak ve tabii çarpıcı bir biçimde ortaya koyabiliyor; öyle ki. insan işgal yanlısı Avusturya karikatürlerine baktığı zaman. işgal altındaki insanların bu kadar açıkça hakir görülmesine 130 yıl bile sonra sinirlenebiliyor. Böyle de olsa. tarihçinin çalıştığı dönemden mesafe alması şarttır. aksi halde bu yayımların Avusturya'da tüketildiği ve esas amacının işgali Avusturya halkının gözünde meşru kılmak olduğu ve o dönem Avusturya'sını anlamak için bir malzeme oluşturduğu unutulabilir.
1994'te Tansu Çiller başbakanken. Özgür Gündem gazetesi "gayri-resmi" bir bombayla neredeyse yerle bir edilmiş. bir gazete çalışanı ölmüştü. Bu olayı takip eden günlerde. içinde Orhan Pamuk'un da bulunduğu bir grup İstiklal Caddesi'nde Özgür Gündem satmışlardı dayanışma göstermek amacıyla. Şimdi Tarih Vakfı kurucu üyesi Orhan Pamuk Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldı ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer derece alan sporcuları kabul edip ödüllendirdiği halde. Pamuk'u tebrik bile etmedi. Türkiye'de bir gerçek artık herkes tarafından açıkça bilindiği halde görmezden geliniyor: Bu ülkede kardeşçe. eşit yurttaşlar olarak yaşamak istiyorsak. bu. gazete bombalayarak değil. Pamuk'un yaptığı gibi Kürt halkının gönlünü alarak olabilir ancak. Bu gerçek dışardan herhalde daha kolay görülüyor.
Aralıkta görüşmek umuduyla.
Ahmet Akşit
Rus ve Sovyet tarih yazımında Kırım Savaşı
Candan Badem. Rus tarihi yazımında değişen Kırım Savaşı algısını anlatıyor:
Dünya tarihçiliğinin en çok yazdığı savaşlardan biri olan Kırım Savaşı. Rus tarih yazımında da büyük yer tutmuştur. Çarlık dönemi tarihçileri savaşı açıklarken toplumsal ve ekonomik etkenleri göz ardı etmişler. kişileri ve olaylardaki yanlışlarını ön plana çıkararak savaşın suçunu "karşı taraf"a atmaya çalışmışlardır. Bolşevizmin etkisiyle değişen tarih algısı ile Kırım Savaşı'na yaklaşım da farklılaşmış. Rusya. yenilginin sosyo-ekonomik kökenlerine odaklanmıştır. Ancak 1970'lere gelindiğinde Sovyet tarihçileri savaşın karşı tarafına. yani "Osmanlı cephesi"ne de eğilmeye başlamışlardır.
Anatanrıça kültünün rahibeleri tapınak "fahişeleri"
Fatma Gül Berktay'dan anaerkil toplumdan. ataerkile evrilişin öyküsü:
Kadının başını örtmesi. bugün salt İslama özgü bir gelenek. hatta İslamın farzı gibi sunuluyor. Oysa kaynağı. Muazzez İ. Çığ'ın da belirttiği gibi. İslamın doğuşundan çok önceye. anatanrıça tapımına dayanıyor ama bu tapımın giderek gerilemesine yol açan toplumsal ve ekonomik değişim süreci içinde biçimsel olarak varlığını korumak. hatta daha yaygınlaşmakla birlikte önemli bir içerik değişikliğine uğruyor. Bu değişim sürecinin özünü. eski Mezopotamya'da mülkiyetin. sınıflaşmanın ve militarizmin gelişmesi ve onlarla birlikte ataerkil ailenin güçlenerek kadınların statüsünün düşmesi oluşturur. Aynı süreci. kadının örtünmesini düzenleyen geleneklerin ve yasaların içeriğinde meydana gelen değişikliklerde de izleyebiliyoruz.
"Temür Kazug"a kurulan "Balığ"lar
Ayşe Hür Göktürkler'de şehirleşmeyi kaleme aldı:
Göktürkler ve Uygurlar şehre "balık" diyorlardı. İleriki dönemlerde "balığ" ya da "balıg" şekline dönüşen bu sözcüğün "hakanın sarayının bulunduğu yer ve tahkim edilmiş yerleşim merkezi". "kale" anlamına geldiği ve Ordu Balıg. Beş Balıg. Yengi Balıg. İli Balığ. Han Balık. Hatun Balık. Nomlug Törülüg Balık gibi bir ön adla birlikte kullanıldığı görülür. Balık'lar Şaman ve Budist inanışında "temür kazug" (demir kazık) olarak adlandırılan bir tepe üzerinde konumlanmış hakan ya da bey sarayının bulunduğu Orduğ'un (en bilineni Ordu Balık/Karabalsagun) etrafında yer alırdı. Balık'ları ise ticaret ya da zanaat faaliyetinin yapıldığı kıy denilen açık alanlar çevrelerdi.
- Açıklama
- İçindekiler:
- Osmanlı Basınında Yüzyıl Önce Bu Ay / Hazırlayan: Emel Seyhan
- Güncel
- 26 Kasım 1910 Şark Görüntüleri / Edhem Eldem
- İskilipli Tahir Efendizade Ebubekir Nâbi'nin Rüyası (1909) / Yavuz Selim Karakışla
- Rus ve Sovyet Tarih Yazımında Kırım Savaşı / Canan Badem
- Anatanrıça Kültünün Rahibeleri Tapınak "Fahişeleri" / Fatmagül Berktay
- Göktürkler ve Şehircilik "Temür Kazug"a Kurulan "Balığ"lar / Ayşe Hür
- Avusturya Karikatür Dergilerinde Bosna İşgali Bir "Medenileştirme" Girişimi / Necmettin Alkan
- Bir Kitabın Düşündürdükleri Avrupa Karikatürlerinde
II. Abdülhamid Ve Osmanlı İmajı / İbrahim Şirin- II. Abdülhamid ve Osmanlı İmajı / İbrahim Şirin
- 1897 Türk-Yunan Savaşı Alasonya ve Yanya Cephelerinde Yaralı Tedavisi / Nuran Yıldırım
- MÖ 3500-1200 Anadolu Ekonomilerin Merkezileşmesi / Alev Erarslan
- Safeviler Döneminde Kahve ve Kahvehanelerin İran'daki Tarihi / Nasrullah Felsefî
- Cemaleddin Afgani Hangi İslam Birliği? / Halil Ege Özen
- 19. YY Avrupa'sında Milliyetçilik Paradoksu / Seda Dugan
- Çerkes Mitolojisinin Temel Unsurları Tanrılar ve Çerkesler / Ayşe Övür
- Web'de Tarih / Gürel Tüzün
- Kitabiyat Uluburun Gemisi / Derleyen: Oğuz Tekin
- Anakronik / Aydan Çelik
155. sayımızla merhaba...
Bu ayki kapak yazımızda Candan Badem daha önce işlenmemiş bir konuyu ele alıyor: Rus ve Sovyet tarihçilerin Kırım Savaşı'na yaklaşımlarındaki değişim. Böyle bir konuyu işlemek. dönemi ve Rusça bilmekten başka Kırım Savaşı yıllarından bu yana söz konusu tarihçilerin koşullarını anlamayı ama aynı zamanda bütün bu dönemlere mesafe almayı gerektiriyor. Bunlar her tarihçinin kolaylıkla yapabildiği şeyler değil. Yayın kurulu üyemiz Fatmagül Berktay'ın "Tapınak Fahişeleri" başlıklı din tarihiyle ilgili yazısı kadınların başını örtmesinin tarihini konu ediyor. F. Berktay'ın yazısı derin bir birikimle günümüzde sonu gelmez çekişmelere konu olan başötüsünün Mezopotamya'daki kullanımını cinsiyet ve sınıf temelinde inceliyor. dönemi ve başörtüsünü anlaşılır kılıyor. Keşke F. Berktay daha sık yazsa.
Bu sayıda karikatür tarihiyle ilgili iki yazı var: Necmettin Alkan'ın. Avusturya'nın Bosna'yı işgal ettiği yıllarda yayımlanan. işgali destekleyen karikatürleri konu edindiği yazısı ve İbrahim Şirin'in N. Alkan'ın son kitabını eleştiren yazısı. İki yazıda da ilgili karikatür örnekleri okuyucu ile paylaşıldı. Karikatür. doğası gereği yazıdan farklı olarak vermek istediği mesajı dolandırmadan. daha net ve özet olarak ve tabii çarpıcı bir biçimde ortaya koyabiliyor; öyle ki. insan işgal yanlısı Avusturya karikatürlerine baktığı zaman. işgal altındaki insanların bu kadar açıkça hakir görülmesine 130 yıl bile sonra sinirlenebiliyor. Böyle de olsa. tarihçinin çalıştığı dönemden mesafe alması şarttır. aksi halde bu yayımların Avusturya'da tüketildiği ve esas amacının işgali Avusturya halkının gözünde meşru kılmak olduğu ve o dönem Avusturya'sını anlamak için bir malzeme oluşturduğu unutulabilir.
1994'te Tansu Çiller başbakanken. Özgür Gündem gazetesi "gayri-resmi" bir bombayla neredeyse yerle bir edilmiş. bir gazete çalışanı ölmüştü. Bu olayı takip eden günlerde. içinde Orhan Pamuk'un da bulunduğu bir grup İstiklal Caddesi'nde Özgür Gündem satmışlardı dayanışma göstermek amacıyla. Şimdi Tarih Vakfı kurucu üyesi Orhan Pamuk Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldı ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer derece alan sporcuları kabul edip ödüllendirdiği halde. Pamuk'u tebrik bile etmedi. Türkiye'de bir gerçek artık herkes tarafından açıkça bilindiği halde görmezden geliniyor: Bu ülkede kardeşçe. eşit yurttaşlar olarak yaşamak istiyorsak. bu. gazete bombalayarak değil. Pamuk'un yaptığı gibi Kürt halkının gönlünü alarak olabilir ancak. Bu gerçek dışardan herhalde daha kolay görülüyor.
Aralıkta görüşmek umuduyla.
Ahmet Akşit
Rus ve Sovyet tarih yazımında Kırım Savaşı
Candan Badem. Rus tarihi yazımında değişen Kırım Savaşı algısını anlatıyor:
Dünya tarihçiliğinin en çok yazdığı savaşlardan biri olan Kırım Savaşı. Rus tarih yazımında da büyük yer tutmuştur. Çarlık dönemi tarihçileri savaşı açıklarken toplumsal ve ekonomik etkenleri göz ardı etmişler. kişileri ve olaylardaki yanlışlarını ön plana çıkararak savaşın suçunu "karşı taraf"a atmaya çalışmışlardır. Bolşevizmin etkisiyle değişen tarih algısı ile Kırım Savaşı'na yaklaşım da farklılaşmış. Rusya. yenilginin sosyo-ekonomik kökenlerine odaklanmıştır. Ancak 1970'lere gelindiğinde Sovyet tarihçileri savaşın karşı tarafına. yani "Osmanlı cephesi"ne de eğilmeye başlamışlardır.
Anatanrıça kültünün rahibeleri tapınak "fahişeleri"
Fatma Gül Berktay'dan anaerkil toplumdan. ataerkile evrilişin öyküsü:
Kadının başını örtmesi. bugün salt İslama özgü bir gelenek. hatta İslamın farzı gibi sunuluyor. Oysa kaynağı. Muazzez İ. Çığ'ın da belirttiği gibi. İslamın doğuşundan çok önceye. anatanrıça tapımına dayanıyor ama bu tapımın giderek gerilemesine yol açan toplumsal ve ekonomik değişim süreci içinde biçimsel olarak varlığını korumak. hatta daha yaygınlaşmakla birlikte önemli bir içerik değişikliğine uğruyor. Bu değişim sürecinin özünü. eski Mezopotamya'da mülkiyetin. sınıflaşmanın ve militarizmin gelişmesi ve onlarla birlikte ataerkil ailenin güçlenerek kadınların statüsünün düşmesi oluşturur. Aynı süreci. kadının örtünmesini düzenleyen geleneklerin ve yasaların içeriğinde meydana gelen değişikliklerde de izleyebiliyoruz.
"Temür Kazug"a kurulan "Balığ"lar
Ayşe Hür Göktürkler'de şehirleşmeyi kaleme aldı:
Göktürkler ve Uygurlar şehre "balık" diyorlardı. İleriki dönemlerde "balığ" ya da "balıg" şekline dönüşen bu sözcüğün "hakanın sarayının bulunduğu yer ve tahkim edilmiş yerleşim merkezi". "kale" anlamına geldiği ve Ordu Balıg. Beş Balıg. Yengi Balıg. İli Balığ. Han Balık. Hatun Balık. Nomlug Törülüg Balık gibi bir ön adla birlikte kullanıldığı görülür. Balık'lar Şaman ve Budist inanışında "temür kazug" (demir kazık) olarak adlandırılan bir tepe üzerinde konumlanmış hakan ya da bey sarayının bulunduğu Orduğ'un (en bilineni Ordu Balık/Karabalsagun) etrafında yer alırdı. Balık'ları ise ticaret ya da zanaat faaliyetinin yapıldığı kıy denilen açık alanlar çevrelerdi.Stok Kodu:S00005-155-2006Boyut:22x30Sayfa Sayısı:96Basım Yeri:İstanbulBaskı:1Basım Tarihi:2006Kapak Türü:Karton kapakKağıt Türü:Kuşe kağıtDili:TürkçeResim Sayısı:1 - Osmanlı Basınında Yüzyıl Önce Bu Ay / Hazırlayan: Emel Seyhan
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
- Yeni Gelenler