Toplumsal Tarih Dergisi Sayı : 134 ( Şubat 2005 )
Liste Fiyatı :
120,00 TL
S00005-134-2005
13213299
https://www.eren.com.tr/kitap/toplumsal-tarih-dergisi-sayi-134-subat-2005-p13213299.html
Toplumsal Tarih Dergisi Sayı : 134 ( Şubat 2005 )
120.00
İçindekiler:
Haberler
Tarih Vakfı'ndan Haberler
Bir Sergi Bir Kitap Yüzyıl Önce Türkiye'de Ermeniler / Sedat Şenoğlu
İnsanlık Tarihinde Sistematik Kıyımın En Büyük Merkezi: Bir Ölüm Kampı... Auschwitz-Birkenau / Ufuk Kılıç
Seçici Kurumsal Değişim ve Osmanlı'nın Uzun Ömürlülüğü / Şevket Pamuk
Öteki Tarih'in Gözünden Kırım Savaşı / Mete Tuncay
Kırım Savaşı'nda "Türkler" ve "Hintliler" / Sema Göksel
"Deyni Deyn ile İfâ Usulü" ya da "Borcu Borçla Kapatmak 1875 Osmanlı Mali Krizi / Taner Timur
İstanbul Dün de Tekin Sayılmazdı! / Eser Tutel
Kontantinopolis'te Seyyahlar ve Rehberleri / Peter Schreiner
İonopolis'in Sahte Yılan Tanrısı Glykon / Murat Karasalihoğlu
18. ve 19. Yüzyıl Uluslararası Sergilerinde Bir Osmanlı Simgesi III. Ahmet Çeşmesi / Nurcan Yazıcı
2004 Avrupa Müzesi Ödülü Sahibi Sultan II. Beyazid Külliyesi Sağlık Müzesi / Sedat Şenoğlu
Bilimler Tarihinde İslâm Kültür Dünyası / Fuat Sezgin
Kitabiyat / Bir Şehzadenin Hâtırâtı / Burak Çetintaş
Osmanlı Basınında Yüzyıl Önce Bu Ay / Emel Seyhan
Modern bilimler tarihinin üç yüzyıllık bir geçmişi var. 17. yüzyıldan bu yana kendini Doğu'dan üstün gören. hatta bu kültür dünyasını unutmaya başlayan Batı'da. özellikle bilim tarihindeki "yeniden doğuş" yani Rönesans adıyla anılan dönemde; Avrupa'da 13. hatta 12. yüzyılda belirmeye başlayan bilimsel kalkınmayı. doğrudan doğruya Eski Yunan bilimlerinin sağladığı kabul ediliyor. Bu yaklaşım. birçok bilim tarihçisi tarafından tarihî gerçeklere aykırı olduğu gerekçesiyle reddedilmekle birlikte. Batı dünyasına. hatta onun dümen suyundaki Doğu'ya da egemen.
Doğu ve özellikle İslâm bilimleri tarihine yönelik modern çalışmalarsa iki yüzyıla yakın bir süredir devam ediyor. Varılan sonuçların kayda değer ve şaşırtıcı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Buna göre. genç Batı uygarlığı İslâm uygarlığının farklı coğrafi ve ekonomik koşullar altında gerçekleşen devamı olarak görülüyor. Bu anlamda İslâm bilimlerinin de Yunan bilimlerinin bir devamı olarak geliştiği; Yunan bilimlerinin temellerininse eski Mısır ve Babil bilimlerine dayandığı. bilimler tarihinde kabul görüyor.
Dolayısıyla tarihçinin. bir bütün olan bilimler tarihinde. bu bütünü oluşturan parçaları olabildiğince gerçeğe uygun. önyargılardan uzak. tam bir nesnellik içinde değerlendirmesi ve tanıtması kuşkusuz son derece önemli.
Yirmi. otuz yıl öncesine kadar yaygın biçimde kabul gören. Osmanlı Devleti'nin 16. yüzyılın sonlarında kesintisiz bir gerileme sürecine girdiği görüşü de benzer biçimde artık eskisi kadar taraftar bulmuyor. Bunun yerine. o dönemde Avrasya kıtasında kopan siyasi fırtınalar karşısında toplumun ve devletin kendini günün koşullarına göre yeniden örgütleyebilme çabaları ve yeteneği. üzerinde durulan farklı bir bakış açısı. İran'daki Safeviler'in ve Hindistan'daki Hint-Türk Devleti'nin aksine. Osmanlı'nın benzer baskıları atlatarak modern döneme ulaşabilmesi de. bir bakıma. gereken dönüşümü az çok başarabildiğini ve bu sayede 600 yıl ayakta kalabildiğini gösteriyor. Ancak 1870'li yıllar. Osmanlı Devleti için sonun başlangıcını oluşturan olaylar dizisinin önemli bir halkasını oluşturuyor. Bir kırılma noktası olarak nitelendirilebilecek. 1875 mali krizi ise ülke yönetiminde ve devlet geleneğinde yerleşmiş ya da dönüşmüş bazı alışkanlıkların günümüze kadar süregeldiğini düşündürüyor.
- Murat Dirican
Modern bilimler tarihinin üç yüzyıllık bir geçmişi var. 17. yüzyıldan bu yana kendini Doğu'dan üstün gören. hatta bu kültür dünyasını unutmaya başlayan Batı'da. özellikle bilim tarihindeki "yeniden doğuş" yani Rönesans adıyla anılan dönemde; Avrupa'da 13. hatta 12. yüzyılda belirmeye başlayan bilimsel kalkınmayı. doğrudan doğruya Eski Yunan bilimlerinin sağladığı kabul ediliyor. Bu yaklaşım. birçok bilim tarihçisi tarafından tarihî gerçeklere aykırı olduğu gerekçesiyle reddedilmekle birlikte. Batı dünyasına. hatta onun dümen suyundaki Doğu'ya da egemen.
Doğu ve özellikle İslâm bilimleri tarihine yönelik modern çalışmalarsa iki yüzyıla yakın bir süredir devam ediyor. Varılan sonuçların kayda değer ve şaşırtıcı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Buna göre. genç Batı uygarlığı İslâm uygarlığının farklı coğrafi ve ekonomik koşullar altında gerçekleşen devamı olarak görülüyor. Bu anlamda İslâm bilimlerinin de Yunan bilimlerinin bir devamı olarak geliştiği; Yunan bilimlerinin temellerininse eski Mısır ve Babil bilimlerine dayandığı. bilimler tarihinde kabul görüyor.
Dolayısıyla tarihçinin. bir bütün olan bilimler tarihinde. bu bütünü oluşturan parçaları olabildiğince gerçeğe uygun. önyargılardan uzak. tam bir nesnellik içinde değerlendirmesi ve tanıtması kuşkusuz son derece önemli.
Yirmi. otuz yıl öncesine kadar yaygın biçimde kabul gören. Osmanlı Devleti'nin 16. yüzyılın sonlarında kesintisiz bir gerileme sürecine girdiği görüşü de benzer biçimde artık eskisi kadar taraftar bulmuyor. Bunun yerine. o dönemde Avrasya kıtasında kopan siyasi fırtınalar karşısında toplumun ve devletin kendini günün koşullarına göre yeniden örgütleyebilme çabaları ve yeteneği. üzerinde durulan farklı bir bakış açısı. İran'daki Safeviler'in ve Hindistan'daki Hint-Türk Devleti'nin aksine. Osmanlı'nın benzer baskıları atlatarak modern döneme ulaşabilmesi de. bir bakıma. gereken dönüşümü az çok başarabildiğini ve bu sayede 600 yıl ayakta kalabildiğini gösteriyor. Ancak 1870'li yıllar. Osmanlı Devleti için sonun başlangıcını oluşturan olaylar dizisinin önemli bir halkasını oluşturuyor. Bir kırılma noktası olarak nitelendirilebilecek. 1875 mali krizi ise ülke yönetiminde ve devlet geleneğinde yerleşmiş ya da dönüşmüş bazı alışkanlıkların günümüze kadar süregeldiğini düşündürüyor.
- Murat Dirican
- Açıklama
- İçindekiler:
- Haberler
- Tarih Vakfı'ndan Haberler
- Bir Sergi Bir Kitap Yüzyıl Önce Türkiye'de Ermeniler / Sedat Şenoğlu
- İnsanlık Tarihinde Sistematik Kıyımın En Büyük Merkezi: Bir Ölüm Kampı... Auschwitz-Birkenau / Ufuk Kılıç
- Seçici Kurumsal Değişim ve Osmanlı'nın Uzun Ömürlülüğü / Şevket Pamuk
- Öteki Tarih'in Gözünden Kırım Savaşı / Mete Tuncay
- Kırım Savaşı'nda "Türkler" ve "Hintliler" / Sema Göksel
- "Deyni Deyn ile İfâ Usulü" ya da "Borcu Borçla Kapatmak 1875 Osmanlı Mali Krizi / Taner Timur
- İstanbul Dün de Tekin Sayılmazdı! / Eser Tutel
- Kontantinopolis'te Seyyahlar ve Rehberleri / Peter Schreiner
- İonopolis'in Sahte Yılan Tanrısı Glykon / Murat Karasalihoğlu
- 18. ve 19. Yüzyıl Uluslararası Sergilerinde Bir Osmanlı Simgesi III. Ahmet Çeşmesi / Nurcan Yazıcı
- 2004 Avrupa Müzesi Ödülü Sahibi Sultan II. Beyazid Külliyesi Sağlık Müzesi / Sedat Şenoğlu
- Bilimler Tarihinde İslâm Kültür Dünyası / Fuat Sezgin
- Kitabiyat / Bir Şehzadenin Hâtırâtı / Burak Çetintaş
- Osmanlı Basınında Yüzyıl Önce Bu Ay / Emel Seyhan
Modern bilimler tarihinin üç yüzyıllık bir geçmişi var. 17. yüzyıldan bu yana kendini Doğu'dan üstün gören. hatta bu kültür dünyasını unutmaya başlayan Batı'da. özellikle bilim tarihindeki "yeniden doğuş" yani Rönesans adıyla anılan dönemde; Avrupa'da 13. hatta 12. yüzyılda belirmeye başlayan bilimsel kalkınmayı. doğrudan doğruya Eski Yunan bilimlerinin sağladığı kabul ediliyor. Bu yaklaşım. birçok bilim tarihçisi tarafından tarihî gerçeklere aykırı olduğu gerekçesiyle reddedilmekle birlikte. Batı dünyasına. hatta onun dümen suyundaki Doğu'ya da egemen.
Doğu ve özellikle İslâm bilimleri tarihine yönelik modern çalışmalarsa iki yüzyıla yakın bir süredir devam ediyor. Varılan sonuçların kayda değer ve şaşırtıcı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Buna göre. genç Batı uygarlığı İslâm uygarlığının farklı coğrafi ve ekonomik koşullar altında gerçekleşen devamı olarak görülüyor. Bu anlamda İslâm bilimlerinin de Yunan bilimlerinin bir devamı olarak geliştiği; Yunan bilimlerinin temellerininse eski Mısır ve Babil bilimlerine dayandığı. bilimler tarihinde kabul görüyor.
Dolayısıyla tarihçinin. bir bütün olan bilimler tarihinde. bu bütünü oluşturan parçaları olabildiğince gerçeğe uygun. önyargılardan uzak. tam bir nesnellik içinde değerlendirmesi ve tanıtması kuşkusuz son derece önemli.
Yirmi. otuz yıl öncesine kadar yaygın biçimde kabul gören. Osmanlı Devleti'nin 16. yüzyılın sonlarında kesintisiz bir gerileme sürecine girdiği görüşü de benzer biçimde artık eskisi kadar taraftar bulmuyor. Bunun yerine. o dönemde Avrasya kıtasında kopan siyasi fırtınalar karşısında toplumun ve devletin kendini günün koşullarına göre yeniden örgütleyebilme çabaları ve yeteneği. üzerinde durulan farklı bir bakış açısı. İran'daki Safeviler'in ve Hindistan'daki Hint-Türk Devleti'nin aksine. Osmanlı'nın benzer baskıları atlatarak modern döneme ulaşabilmesi de. bir bakıma. gereken dönüşümü az çok başarabildiğini ve bu sayede 600 yıl ayakta kalabildiğini gösteriyor. Ancak 1870'li yıllar. Osmanlı Devleti için sonun başlangıcını oluşturan olaylar dizisinin önemli bir halkasını oluşturuyor. Bir kırılma noktası olarak nitelendirilebilecek. 1875 mali krizi ise ülke yönetiminde ve devlet geleneğinde yerleşmiş ya da dönüşmüş bazı alışkanlıkların günümüze kadar süregeldiğini düşündürüyor.
- Murat DiricanStok Kodu:S00005-134-2005Boyut:22x30Sayfa Sayısı:112Basım Yeri:İstanbulBaskı:1Basım Tarihi:2005Kapak Türü:Karton kapakKağıt Türü:Kuşe kağıtDili:TürkçeResim Sayısı:1 - Haberler
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
- Yeni Gelenler