S00101-17-001
864199
https://www.eren.com.tr/kitap/dogu-bati-dusunce-dergisi-sayi-17-ekonomi-p864199.html
Doğu Batı Düşünce Dergisi : Sayı 17 - Ekonomi
130.00
“HER SON BİR BAŞLANGIÇTIR VE HER BAŞLANGIÇ BİR KOMEDYA!”
“Me'murîn ay başlarında maaşlarını isterler. Sultanlar ve kadınlar paranın nereden geldiğini bilmeyüb heman para deyü saltanatı iz'ac ederler. Sarraf ve tüccar ve esnaf dahi para içün devleti tazyik ederler. Hazinede para yok. Vükelâ âciz. İstanbul bir azim buhran içinde idi.” Ahmet Cevdet Paşa, Marûzât.
“Chicago Üniversitesi'nde Meksika Araştırmaları Merkezi'nin gözlemine göre, siyasi iktidar, seçimde halk oyunu kaybetmemek amacı ile gerekli önlemleri almakta kasten gecikmiştir. Dolarla yerli para paritelerinin teşvik ettiği para spekülasyonları ve toplumun birden yabancı mallara yönelen bir tüketici toplumu haline gelmesi, aniden büyüyen dış ticaret açığı ve arkasından ani çöküş. Bıçak sırtında yürüyen Türkiye ekonomisi, her an 1994 krizine düşme tehlikesi karşısındadır. Ticaret dengesinde büyüyen açık, 80 milyarı aşan dış borç, bütçeyi yutan iç borçlar ve nihayet tüketici toplumu, ithal malların gönüllü propagandacısı olarak mütemadiyen kamçılayan bilinçsiz bir medya.
İşte Türk ekonomisini çöküşe götürebilecek bir tablo.” Halil İnalcık, Doğu Batı, Sayı: 2, 1998
Arada birbuçuk asırlık zaman dilimi olmasına rağmen iki önemli tarihçi, karşılıklı konuşuyorlarmışçasına ülkelerinin halini benzer sözlerle tasvir ederler. Evet, buhran büyük ve kriz derindir. Ekonominin bu ülkede oynadığı oyun sonun bir başlangıç ve başlangıcın bir son olduğu komedyalara ne çok benzemektedir! Ekonomi meselesi gündeme geldiğinde, tıpkı komedyalardaki trajik unsurlar hep unutulur. Bu sebeple karşılaşılan kriz sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasî ve kültürel bir sorundur. Çünkü beklenmedik anda ortaya çıkan ekonomik krizler bir gün içerisinde olup biten bir potansiyeli taşımamaktadırlar. Uzun yılların ağır yükü tarihin kaldıramayacağı bazı özel günlere, hassas zaman dilimlerine yüklenmiştir. Enflasyonun patlak vermesi, faiz şokları, ağır devalüasyonlar, para ve kur politikalarının dengesizliği bu sürenin bittiğine dikkat çekmiştir sadece. Ekonomik krizlerle sallanan Türkiye rastlantı sonucu kazaya uğramamıştır, ‘kaza geliyorum demez' ama kriz her defasında geliyorum der ve gelmiştir de.
Bugün, hangi sorunu ele alırsak alalım orada ‘kriz'in bir parçasını göreceğiz. Eğitim sorunundan bürokrasinin hantallığına, gerçekleri örtbas etmeye yarayan devletçimilliyetçi söylemlerden medyanın herhangi bir etik kaygı gütmeyen haberciliğine kadar gündelik yaşamımızı işgal eden bütün irrasyonalist olayların faturasını, ekonomi, rasyonel hesaplarla önümüze koymuştur. Ancak biz enflasyonun yüksekliğiyle gelişme düzeyini doğru orantılı gösteren tezlere dahi prim vererek bütün aklî unsurları perdeleme başarısını gösterebildik. İstatistikleri tersine çevirdik. Kısır döngü içerisinde kısa vadeli çözümler aradık. Gelinen son noktayı dikkate almadan kendimizi hep bir başlangıç noktasında her şeyi kontrol edebilen duruma hâkim bir kişi olarak gördük. Ama ekonominin bu tür ilkel metotlarla istikrar sağlayamayacağını bir türlü göremedik.
Osmanlı devlet adamları müttefiklerinden yardım talep ettiği yıllarda bir dizi reformun âcil olduğu hissedilmişti. “Türkiye için gerekli olan ilk şey, mâlî düzendir; bunun için de ilk adım bütçe disiplininin sağlanmasıdır. ... Yapılacak iş, bir yandan devlet harcamalarını sıkı bir kontrol altına alırken öte yandan gelirin toplanma ve dağıtımında iyi bir teşkilatlanmadır”. Ne bir kelime eksik, ne de bir kelime fazla olan bu sözler bugün değil 1860 yılında sarfedilmiştir (Bkz. bu sayıda, Bülent Arı, “Osmanlı Maliyesinin iflası” ve “1854 İstikrâzı” ve Canay Şahin “Yeni Bir Çalışma Işığında Osmanlı'da Dış Borçlanma ve Mâlî İflas Üzerine”)
Bu sayıdaki birçok yazı, sonuç olarak, genel ölçekteki hareketleri analiz edemeyen siyasi popülizmin ekonomik yıkıma nasıl yol açtığını gösteriyor. Dileriz, bolca tarihî örnekler verilerek çeşitli referanslarla somutlaşan bu sayı ekonomik anlayışımızın nasıl bir zihniyet dünyası taşıdığını ifade edebilsin.
- Açıklama
- “HER SON BİR BAŞLANGIÇTIR VE HER BAŞLANGIÇ BİR KOMEDYA!” “Me'murîn ay başlarında maaşlarını isterler. Sultanlar ve kadınlar paranın nereden geldiğini bilmeyüb heman para deyü saltanatı iz'ac ederler. Sarraf ve tüccar ve esnaf dahi para içün devleti tazyik ederler. Hazinede para yok. Vükelâ âciz. İstanbul bir azim buhran içinde idi.” Ahmet Cevdet Paşa, Marûzât. “Chicago Üniversitesi'nde Meksika Araştırmaları Merkezi'nin gözlemine göre, siyasi iktidar, seçimde halk oyunu kaybetmemek amacı ile gerekli önlemleri almakta kasten gecikmiştir. Dolarla yerli para paritelerinin teşvik ettiği para spekülasyonları ve toplumun birden yabancı mallara yönelen bir tüketici toplumu haline gelmesi, aniden büyüyen dış ticaret açığı ve arkasından ani çöküş. Bıçak sırtında yürüyen Türkiye ekonomisi, her an 1994 krizine düşme tehlikesi karşısındadır. Ticaret dengesinde büyüyen açık, 80 milyarı aşan dış borç, bütçeyi yutan iç borçlar ve nihayet tüketici toplumu, ithal malların gönüllü propagandacısı olarak mütemadiyen kamçılayan bilinçsiz bir medya. İşte Türk ekonomisini çöküşe götürebilecek bir tablo.” Halil İnalcık, Doğu Batı, Sayı: 2, 1998 Arada birbuçuk asırlık zaman dilimi olmasına rağmen iki önemli tarihçi, karşılıklı konuşuyorlarmışçasına ülkelerinin halini benzer sözlerle tasvir ederler. Evet, buhran büyük ve kriz derindir. Ekonominin bu ülkede oynadığı oyun sonun bir başlangıç ve başlangıcın bir son olduğu komedyalara ne çok benzemektedir! Ekonomi meselesi gündeme geldiğinde, tıpkı komedyalardaki trajik unsurlar hep unutulur. Bu sebeple karşılaşılan kriz sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasî ve kültürel bir sorundur. Çünkü beklenmedik anda ortaya çıkan ekonomik krizler bir gün içerisinde olup biten bir potansiyeli taşımamaktadırlar. Uzun yılların ağır yükü tarihin kaldıramayacağı bazı özel günlere, hassas zaman dilimlerine yüklenmiştir. Enflasyonun patlak vermesi, faiz şokları, ağır devalüasyonlar, para ve kur politikalarının dengesizliği bu sürenin bittiğine dikkat çekmiştir sadece. Ekonomik krizlerle sallanan Türkiye rastlantı sonucu kazaya uğramamıştır, ‘kaza geliyorum demez' ama kriz her defasında geliyorum der ve gelmiştir de. Bugün, hangi sorunu ele alırsak alalım orada ‘kriz'in bir parçasını göreceğiz. Eğitim sorunundan bürokrasinin hantallığına, gerçekleri örtbas etmeye yarayan devletçimilliyetçi söylemlerden medyanın herhangi bir etik kaygı gütmeyen haberciliğine kadar gündelik yaşamımızı işgal eden bütün irrasyonalist olayların faturasını, ekonomi, rasyonel hesaplarla önümüze koymuştur. Ancak biz enflasyonun yüksekliğiyle gelişme düzeyini doğru orantılı gösteren tezlere dahi prim vererek bütün aklî unsurları perdeleme başarısını gösterebildik. İstatistikleri tersine çevirdik. Kısır döngü içerisinde kısa vadeli çözümler aradık. Gelinen son noktayı dikkate almadan kendimizi hep bir başlangıç noktasında her şeyi kontrol edebilen duruma hâkim bir kişi olarak gördük. Ama ekonominin bu tür ilkel metotlarla istikrar sağlayamayacağını bir türlü göremedik. Osmanlı devlet adamları müttefiklerinden yardım talep ettiği yıllarda bir dizi reformun âcil olduğu hissedilmişti. “Türkiye için gerekli olan ilk şey, mâlî düzendir; bunun için de ilk adım bütçe disiplininin sağlanmasıdır. ... Yapılacak iş, bir yandan devlet harcamalarını sıkı bir kontrol altına alırken öte yandan gelirin toplanma ve dağıtımında iyi bir teşkilatlanmadır”. Ne bir kelime eksik, ne de bir kelime fazla olan bu sözler bugün değil 1860 yılında sarfedilmiştir (Bkz. bu sayıda, Bülent Arı, “Osmanlı Maliyesinin iflası” ve “1854 İstikrâzı” ve Canay Şahin “Yeni Bir Çalışma Işığında Osmanlı'da Dış Borçlanma ve Mâlî İflas Üzerine”) Bu sayıdaki birçok yazı, sonuç olarak, genel ölçekteki hareketleri analiz edemeyen siyasi popülizmin ekonomik yıkıma nasıl yol açtığını gösteriyor. Dileriz, bolca tarihî örnekler verilerek çeşitli referanslarla somutlaşan bu sayı ekonomik anlayışımızın nasıl bir zihniyet dünyası taşıdığını ifade edebilsin.Stok Kodu:S00101-17-001Boyut:16,00x24,00 cm.Basım Yeri:AnkaraBaskı:1Basım Tarihi:2002Kapak Türü:Karton kapakKağıt Türü:2. HamurDili:Türkçe
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
- Yeni Gelenler