Sepetim 0 Toplam: 0,00 TL
9786051336640
13674204
Başkanlık Sistemi Karşılaştırmalı Bir İnceleme ve Türkiye İçin Değerlendirmeler
Başkanlık Sistemi Karşılaştırmalı Bir İnceleme ve Türkiye İçin Değerlendirmeler
30.00
Demokrasi, çoğulluğu yönetmek; ondan teklik değil farklılıkları bağdaştırarak (orkestra gibi) siyasi birlik yaratmaktır. Bu çaba, uzlaşma kültürünü geliştirir. Makulde anlaşmak pratiğini ve rejimin ortağı olmak duygusunu geliştirir. Bu olgular gerçekleşmeden ulus (millet) olmak bilinci gelişemez. Kendisini yönetmeye ehil ve yetkili gören bir azınlık (seçkinler) 'ulus adına' toplumu yönetir ve bunun da doğru olduğunu tüm siyasi, hukuki ve eğitsel araçları kullanarak meşrulaştırmaya çalışır. Söylenenler, bizim cumhuriyet tarihimizin kısa öyküsüdür. Biriken birçok sorunu gidermek için otoriter merkeziyetçiliğin ve tekçi siyasal kültürün değişmesinin aciliyet kazandığı günümüzde demokrasiyi, katılımcı ve çoğulcu esaslar doğrultusunda geliştireceğimize neden tek elde toplanacak bir güç arayışını yeğliyoruz? Bu soruya verilecek sağlıklı yanıtlar, söz konusu arayışın da nedenlerini açığa çıkaracak ve isabetini anlamamıza yardım edecektir.
Prof. Dr. Doğu ERGİL
Osmanlı geleneğinden gelen Türkiye toplumunun bilinçaltında güçlü bir lider algısı bulunmaktadır. Bu; Atatürk, İnönü, Menderes, Özal, Erdoğan gibi liderler şahsında Cumhuriyet dönemine de damgasını vurmuştur. Toplum önemli sorunlarının ancak güçlü liderler ile çözülebileceğine inanmaktadır. Parlamenter sistemde partilerin oy kaygısı ve hükümetlerin düşme korkusu yürütmenin (liderlerin) cesur ve kararlı çözümler üretmesini engellemektedir. Hem başbakanın hem de kabinenin meclise karşı sorumlu olması, bütün önemli kararların alınmasında meclis gerçeğinin göz önünde bulundurulmasını zorunlu kılmaktadır. Oysa başkanlık sisteminde kabinenin sadece başkana, başkanın da kamuya karşı sorumlu olması sorunların çözümünü kolaylaştırmaktadır.
Doç. Dr. Abdullah KIRAN
Lider sultası politik liderlikte her zaman kronik bir mesele olarak karşımıza çıkar. Ülkemizde liderliği şekillendirmede hukukî yapının küçümsenmeyecek bir etkisi vardır. Esasen Siyasî Partiler Kanunumuz ve ona paralel kaleme alınan parti içtüzükleri, merkeziyetçiliği ve genel başkan otoritesini güvenceye alır. Dileyen lider, bu mevzuattan istifade ederek son derece dar bir kadronun yardımıyla partisinin merkez ve taşra teşkilatlarında hâkimiyet kurabilir. Liderler yasama organını tamamen şekillendirebilirlerken parlamenter hükümet sistemimiz büyük halk desteği alan veya bu destek yanı sıra seçim sisteminin avantajlarıyla tek parti hükümeti kurabilen liderin de yürütme cihazını önemli ölçüde kontrol etmesini sağlar.
Doç.Dr. Aliyar DEMİRCİ
Kendimizi karşılaştırdığımız ülkeler arasında Türkiye boyutlarında olup bu denli merkezî bir yönetim anlayışıyla yönetilen başka bir ülke yoktur. Merkeziyetçiliğin idarî olduğu kadar siyasî ve iktisadî pek çok tahribatı olmasına rağmen konu Türkiye'nin görünmeyen ve tartışılmayan sorunlarından birisidir. (…) AB'nin Bölgesel Politika uygulamaları vasıtasıyla gerçekleşecek bölgeselleşme, bir AB taahhüdü olduğu ölçüde Türkiye'nin önünde hukukî, idarî, iktisadî, beşerî ve siyasî anlamda bulunmaz bir fırsat olarak duruyor. Maharet, eldeki malî ve beşerî kaynakları iyi kullanarak bu fırsattan faydalanmaktadır.
Doç. Dr. Cengiz AKTAR
  • Açıklama
    • Demokrasi, çoğulluğu yönetmek; ondan teklik değil farklılıkları bağdaştırarak (orkestra gibi) siyasi birlik yaratmaktır. Bu çaba, uzlaşma kültürünü geliştirir. Makulde anlaşmak pratiğini ve rejimin ortağı olmak duygusunu geliştirir. Bu olgular gerçekleşmeden ulus (millet) olmak bilinci gelişemez. Kendisini yönetmeye ehil ve yetkili gören bir azınlık (seçkinler) 'ulus adına' toplumu yönetir ve bunun da doğru olduğunu tüm siyasi, hukuki ve eğitsel araçları kullanarak meşrulaştırmaya çalışır. Söylenenler, bizim cumhuriyet tarihimizin kısa öyküsüdür. Biriken birçok sorunu gidermek için otoriter merkeziyetçiliğin ve tekçi siyasal kültürün değişmesinin aciliyet kazandığı günümüzde demokrasiyi, katılımcı ve çoğulcu esaslar doğrultusunda geliştireceğimize neden tek elde toplanacak bir güç arayışını yeğliyoruz? Bu soruya verilecek sağlıklı yanıtlar, söz konusu arayışın da nedenlerini açığa çıkaracak ve isabetini anlamamıza yardım edecektir.
      Prof. Dr. Doğu ERGİL
      Osmanlı geleneğinden gelen Türkiye toplumunun bilinçaltında güçlü bir lider algısı bulunmaktadır. Bu; Atatürk, İnönü, Menderes, Özal, Erdoğan gibi liderler şahsında Cumhuriyet dönemine de damgasını vurmuştur. Toplum önemli sorunlarının ancak güçlü liderler ile çözülebileceğine inanmaktadır. Parlamenter sistemde partilerin oy kaygısı ve hükümetlerin düşme korkusu yürütmenin (liderlerin) cesur ve kararlı çözümler üretmesini engellemektedir. Hem başbakanın hem de kabinenin meclise karşı sorumlu olması, bütün önemli kararların alınmasında meclis gerçeğinin göz önünde bulundurulmasını zorunlu kılmaktadır. Oysa başkanlık sisteminde kabinenin sadece başkana, başkanın da kamuya karşı sorumlu olması sorunların çözümünü kolaylaştırmaktadır.
      Doç. Dr. Abdullah KIRAN
      Lider sultası politik liderlikte her zaman kronik bir mesele olarak karşımıza çıkar. Ülkemizde liderliği şekillendirmede hukukî yapının küçümsenmeyecek bir etkisi vardır. Esasen Siyasî Partiler Kanunumuz ve ona paralel kaleme alınan parti içtüzükleri, merkeziyetçiliği ve genel başkan otoritesini güvenceye alır. Dileyen lider, bu mevzuattan istifade ederek son derece dar bir kadronun yardımıyla partisinin merkez ve taşra teşkilatlarında hâkimiyet kurabilir. Liderler yasama organını tamamen şekillendirebilirlerken parlamenter hükümet sistemimiz büyük halk desteği alan veya bu destek yanı sıra seçim sisteminin avantajlarıyla tek parti hükümeti kurabilen liderin de yürütme cihazını önemli ölçüde kontrol etmesini sağlar.
      Doç.Dr. Aliyar DEMİRCİ
      Kendimizi karşılaştırdığımız ülkeler arasında Türkiye boyutlarında olup bu denli merkezî bir yönetim anlayışıyla yönetilen başka bir ülke yoktur. Merkeziyetçiliğin idarî olduğu kadar siyasî ve iktisadî pek çok tahribatı olmasına rağmen konu Türkiye'nin görünmeyen ve tartışılmayan sorunlarından birisidir. (…) AB'nin Bölgesel Politika uygulamaları vasıtasıyla gerçekleşecek bölgeselleşme, bir AB taahhüdü olduğu ölçüde Türkiye'nin önünde hukukî, idarî, iktisadî, beşerî ve siyasî anlamda bulunmaz bir fırsat olarak duruyor. Maharet, eldeki malî ve beşerî kaynakları iyi kullanarak bu fırsattan faydalanmaktadır.
      Doç. Dr. Cengiz AKTAR
      Stok Kodu
      :
      9786051336640
      Boyut
      :
      13,5x21,5
      Sayfa Sayısı
      :
      X+492
      Basım Yeri
      :
      Ankara
      Baskı
      :
      1
      Basım Tarihi
      :
      Ekim, 2013
      Kapak Türü
      :
      Karton kapak
      Kağıt Türü
      :
      Kitap Kağıdı
      Dili
      :
      Türkçe
      Resim Sayısı
      :
      1
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
  • Yeni Gelenler
Kapat