Sepetim 0 Toplam: 0,00 TL
Doğu Batı Düşünce Dergisi : Sayı 84 - Boş ve Batıl İnançlar Kolektif

Doğu Batı Düşünce Dergisi : Sayı 84 - Boş ve Batıl İnançlar

Liste Fiyatı : 130,00 TL
S00101-84-018
13255749
Doğu Batı Düşünce Dergisi : Sayı 84 - Boş ve Batıl İnançlar
Doğu Batı Düşünce Dergisi : Sayı 84 - Boş ve Batıl İnançlar
130.00
Her inanç sisteminde hassas meseleler yüzeye taştığında belli bir önyargılar dizisi bizi hazır beklemektedir. Sonuçları önceden kestirilebilir tehlikeli bir zemindir bu. Çoğu zaman benzer akıl yürütmelerle inanç sorunu sıcak bir kalıpta eritilmeye çalışılır: Tanrının varlığı, evrim tartışmaları, yaratılış meselesi vb. konuların görünürdeki ontolojik ağırlığına karşın içleri son derece zayıf halkalarla örülür. Halk nazarında başkasına telkin edilecek inançların veya reddiyeler manzumesinin belirli bir cazibesi vardır, çünkü her türlü metafizik verilerden içinde yaşam tarzını da barındıran sağlam ideolojik bir malzeme kolaylıkla üretilmiş olur. Böylelikle derinliğine bakılmaksızın bir şekilde kendini ifade etme, rahatlama, kısıtlama, denetim altına alma, yönlendirme tutkusu daha da belirginleşir. Popüler yayın organlarının, televizyon programlarının böylesi geniş bir ağda daima başı çektiği söylenebilir. İnanç, bilim ve evren ilişkisi üzerine heyecanla sarf edilmiş onca söze, dile getirilen argümana ve yazılıp çizilenlere rağmen ortaya konulan pek yeni bir şey yoktur. Yapılan değerlendirmeler eski bir filmin tekrarı gibidir. Batı'nın akıl ve aydınlanma çağında söyleyeceğini çok önceden söylediği, Doğu düşüncesinin bu sahada zengin mirasını önceki yüzyıllarda bıraktığı kolaylıkla gözden kaçabilmektedir. Bugün ise inanan taraf geleneğin kötü bir taklidini sürdürmekte, bilim savunucuları ise bir hayli dar kalıplarla iş görmektedir. Bu sayıda işlediğimiz tema büyük harflerle yazılan inanç sistemlerinin dışında yer almaktadır. Daha çok yüzyıl öncesinde Batı'da mitoloji, antropoloji ve halkbilim araştırmalarıyla sınırları genişletilen insan ve toplum tahayyülüne dikkat çekme eğilimindeyiz. Bu sahanın kurucu isimleri önümüze bambaşka alternatifleri sermektedir. “Boş ve batıl inanç”lardan kastedilen doğruluğu/yanlışlığı sınanabilecek bir öğreti ve bir inanç sistemi değil uzun yıllar farklı kültürlerde ve halkların yaşayışında şekil bulmuş âdetleri, alışkanlıkları ve düşünceleri katı bir hükme bağlamaksızın değerlendirmektir. Örneğin Mircea Eliade dünyadaki ilkel insanın inançla kurduğu bağı incelerken akademinin ve bilimin sert tutumuyla hareket etmemiş ve kendine ait terminolojisiyle tüm toplumlarda geçerli olabilecek ortak bir dili yakalamaya çalışmıştır. Ona göre mitler çağdaş insanın skalasında tahmin edilemeyecek kadar geniş bir yer işgal eder. Her ne kadar bugün ilkel toplumların çeşitli ritüelleri, büyü ve âyin törenleri “rasyonel” bir çerçeveye sığdırılmaya çalışılsa da modern insanın zihninin bir sapma olarak gördüğü alışkanlıklardan tamamıyla arındırıldığı söylenemez. Bilinçaltı, varlığı ölçüsünde hâlâ en güçlü arkaik tepkileri verebilmektedir. Doğa içimizdeki belli bir korku ve sevincin yansıması olarak yerini korumaktadır. Ve her türlü zihinsel canlandırma orada yoğrulmakta ve dışa doğru yayılmaktadır: Herkes doğayla ilişki kurduğu ölçüde bir parça kâhindir. İyi ve kötü şeyleri bir mekaniğin çalışmasındaki gibi değil de bir tesadüfün, eşzamanlılığın akışında yorumlar, etrafımızda olup biten şeyleri üstün bir güce atfederiz. Geleceği önceden görmek ister ve talihin bizden yana olmasını dileriz. En katı pozitivist bile rakamların şansına inanacaktır. Bir oyun ve düş bile olsa nesnelere ruh katar, yıldızlardan bir yanıt gelecekmiş gibi onlara bakar, dağların, bulutların kıvrımından hayvan suretleri yaratırız… Sonuçta günümüz insanının dünyaya bakışında, evreni yorumlayışında ilkel insanın doğayla kurduğu ilişkiyi kavradığı durumlarda ancak kendini daha ileri bir zaman diliminde görebilme hakkı vardır.
  • Açıklama
    • Her inanç sisteminde hassas meseleler yüzeye taştığında belli bir önyargılar dizisi bizi hazır beklemektedir. Sonuçları önceden kestirilebilir tehlikeli bir zemindir bu. Çoğu zaman benzer akıl yürütmelerle inanç sorunu sıcak bir kalıpta eritilmeye çalışılır: Tanrının varlığı, evrim tartışmaları, yaratılış meselesi vb. konuların görünürdeki ontolojik ağırlığına karşın içleri son derece zayıf halkalarla örülür. Halk nazarında başkasına telkin edilecek inançların veya reddiyeler manzumesinin belirli bir cazibesi vardır, çünkü her türlü metafizik verilerden içinde yaşam tarzını da barındıran sağlam ideolojik bir malzeme kolaylıkla üretilmiş olur. Böylelikle derinliğine bakılmaksızın bir şekilde kendini ifade etme, rahatlama, kısıtlama, denetim altına alma, yönlendirme tutkusu daha da belirginleşir. Popüler yayın organlarının, televizyon programlarının böylesi geniş bir ağda daima başı çektiği söylenebilir. İnanç, bilim ve evren ilişkisi üzerine heyecanla sarf edilmiş onca söze, dile getirilen argümana ve yazılıp çizilenlere rağmen ortaya konulan pek yeni bir şey yoktur. Yapılan değerlendirmeler eski bir filmin tekrarı gibidir. Batı'nın akıl ve aydınlanma çağında söyleyeceğini çok önceden söylediği, Doğu düşüncesinin bu sahada zengin mirasını önceki yüzyıllarda bıraktığı kolaylıkla gözden kaçabilmektedir. Bugün ise inanan taraf geleneğin kötü bir taklidini sürdürmekte, bilim savunucuları ise bir hayli dar kalıplarla iş görmektedir. Bu sayıda işlediğimiz tema büyük harflerle yazılan inanç sistemlerinin dışında yer almaktadır. Daha çok yüzyıl öncesinde Batı'da mitoloji, antropoloji ve halkbilim araştırmalarıyla sınırları genişletilen insan ve toplum tahayyülüne dikkat çekme eğilimindeyiz. Bu sahanın kurucu isimleri önümüze bambaşka alternatifleri sermektedir. “Boş ve batıl inanç”lardan kastedilen doğruluğu/yanlışlığı sınanabilecek bir öğreti ve bir inanç sistemi değil uzun yıllar farklı kültürlerde ve halkların yaşayışında şekil bulmuş âdetleri, alışkanlıkları ve düşünceleri katı bir hükme bağlamaksızın değerlendirmektir. Örneğin Mircea Eliade dünyadaki ilkel insanın inançla kurduğu bağı incelerken akademinin ve bilimin sert tutumuyla hareket etmemiş ve kendine ait terminolojisiyle tüm toplumlarda geçerli olabilecek ortak bir dili yakalamaya çalışmıştır. Ona göre mitler çağdaş insanın skalasında tahmin edilemeyecek kadar geniş bir yer işgal eder. Her ne kadar bugün ilkel toplumların çeşitli ritüelleri, büyü ve âyin törenleri “rasyonel” bir çerçeveye sığdırılmaya çalışılsa da modern insanın zihninin bir sapma olarak gördüğü alışkanlıklardan tamamıyla arındırıldığı söylenemez. Bilinçaltı, varlığı ölçüsünde hâlâ en güçlü arkaik tepkileri verebilmektedir. Doğa içimizdeki belli bir korku ve sevincin yansıması olarak yerini korumaktadır. Ve her türlü zihinsel canlandırma orada yoğrulmakta ve dışa doğru yayılmaktadır: Herkes doğayla ilişki kurduğu ölçüde bir parça kâhindir. İyi ve kötü şeyleri bir mekaniğin çalışmasındaki gibi değil de bir tesadüfün, eşzamanlılığın akışında yorumlar, etrafımızda olup biten şeyleri üstün bir güce atfederiz. Geleceği önceden görmek ister ve talihin bizden yana olmasını dileriz. En katı pozitivist bile rakamların şansına inanacaktır. Bir oyun ve düş bile olsa nesnelere ruh katar, yıldızlardan bir yanıt gelecekmiş gibi onlara bakar, dağların, bulutların kıvrımından hayvan suretleri yaratırız… Sonuçta günümüz insanının dünyaya bakışında, evreni yorumlayışında ilkel insanın doğayla kurduğu ilişkiyi kavradığı durumlarda ancak kendini daha ileri bir zaman diliminde görebilme hakkı vardır.
      Stok Kodu
      :
      S00101-84-018
      Boyut
      :
      16,00x24,00 cm.
      Sayfa Sayısı
      :
      256
      Basım Yeri
      :
      Ankara
      Basım Tarihi
      :
      2018
      Kapak Türü
      :
      Karton kapak
      Kağıt Türü
      :
      2. Hamur
      Dili
      :
      Türkçe
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
  • Yeni Gelenler
Kapat